Yaşanmış Arnavut Mülteci Hikayeleri
1990 Yılında Arnavutluk’un Tiran şehrinde
kominizme karşı izinsiz bir gösteri yürüşü yapılmıştı. Arnavutluk Polisi
göstericileri sıkıştırınca 63 Arnavut gösterici Türk Büyükelçiliği kapılarını
kırarak elçiliğe sığınmak zorunda kaldılar. Bunun üzerine Türk Büyükelçiliği 63
Arnavut vatandaşını özel bir uçakla Yozgat’ta ki mülteci kampına yerleştirdi.
Bunların içinde kadın, erkek ve çocuklar vardır. Ayrıca bu kişiler ünversite
profesörleri, öğretmenler gibi eğitimli insanlar oluşuyordu.
Bu olayların olduğu günlerde dükkanımda
otururken Günaydın gazetesinde Yozgat kampında bulunan Arnavut mülteci ‘Elif
Bebek’ten söz ediliyordu. Gazetedeki başlık ‘Elif bebek mışıl mışıl uyuyor ama
nerede olduğunu bilmiyor’du. Elif bebek 4 gün önce doğmuş ve adını kamptaki
polisler koymuştu. Gazetedeki bu haberi okuduğumda çok duygulandım ve hemen
telefona sarıldım. Telefonu açan kamptaki polis memuruydu. Ben de ‘Ben Musa
Loyan, Mustafa Kemal Paşa’dan arıyorum’ dedim. Polis Memuru ‘Ben de Bursa
damadıyım dedi ve ne istediğimi sordu. Elif bebeğin babasıyla görüşmek
istediğimi söyledim ve Arben Shani telefona getirildi. ‘Hayırdır nasıl olduda
buraya kadar geldiniz? Diye sordum. O da ‘Tiran’da yürüyüşe çıktık, kendimizi
Yozgat’ta bulduk’ dedi. Bir şeye ihtiyaçları olup olmadığını sorduğumda, eşinin
korkudan sütünün kesildiğini ve Elif bebek’e süt alamadık- larından bahsetti. Arben Shani’ye adresimi ve telefon
numaramı verdim, ve hemen o gün o zamanın parasıyla 250.000 TL yolladım ve 15
günde bir para yollamaya devam ettim.
Bu sıralarda kızım Leyla Diyarbakır’da şark
görevinde bulunuyordu. Kızım’da eşiyle birlikte Yozgat’a kıyafet ve benzeri
tarzda ihtiyaç malzemeleri yardımında bulundular. Ayrıca 63 mülteci için
Musatfa Kemal Paşa’da konfeksiyoncu Bahattin ALBAYRAK, Ekrem ERGÜN, İslam BERİŞ
ve İsa SOPA katkılarıyla yardımlar devam ettirildi.
Bu insanlar Arnavutluk’tan günlük
kıyafetleriyle aniden Yozgat’a getirilmişlerdi. Oysa Yozgat çok soğuk
olduğundan kalın giysilere ihtiyaçları vardır. Bütün bu yardımlarla bu
ihtiyaçları karşılamış olduk.
Arben adında başka bir Arnavut mülteci Türkiye’ye karısını yanına alamadan mülteci
olarak sığınmıştı. Eşi, Zeynep de onun peşinden turist vizesi ile Türkiye’ye
gelmişti. Bu esnada Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’de ki tüm Arnavut
mültecilere kapısını açmıştı. Ancak Zeynep’in turist visesiyle mülteci kampında
olduğunu farkeden Türk polisi, Zeynep’i kamp dışına atmak zorunda kaldı. Bu
durumda eşi, Arben bana telefon ederek durumu bildirdi, ve Zeynep’in kalacak
yeri olmadığından bahsetti. Biz de ailecek ona evimizi açtık, ve Yozgat’tan
gelen Zeynep, evimizin 4. kızı olarak bizimle 4,5 ay yaşadı. Daha sonra diğer
tüm mülteciler ile birlikte Amerika’ya yerleştiler. Hiç tanımadığımız bir
insan, bir anda ailemizin bir parçası ve akrabımız olmuştu.
Bundan 12 yıl sonra olayların yatışmasıyla
Arnavutluk’tan aldıkları yazlık evlerinde 20 gün boyunca beni misafir ettiler.
O zamandan bu yana Zeyneple sık sık telefonda görüşerek aile bağlarımızı daha
da güçlendirdik.
Arnavutluk seyahatimden geri dönerken
uçakta tekerlekli sandalyede oturan bir Arnavut ile tanışmıştım. Türkiye’ye 4
aylık uzun sureli bir tedavi için gidiyor ancak tek kelime Türkçe
konuşamıyordu. Sosyal Bakanlığın desteğiyle Numune hastanesine sevk edilen
Tekin’e tedavisi süresince Ankara ya da gitmek suretiyle elimden gelen yardım
ve ilgiyi gösterdim.Bu esnada yardımları dokunan Ankara Valisi kendisine özel
yüksek teknoloji ürünü bir tekerlekli sandalye temin etti. Engelliler Derneği
Başkanı Gökmen Sezgin, Millet vekili Ali Koyuncu bu konudaki çabaları takdire şayandır.
Bir sure sonra Arnavutluk’ta ki ulusal bir
gazeteden bir muhabir bana ulaşarak, hasta olan Tekin Bey’e Türkiye’de ki
tedavisi süresince çok iyi bakılmasına yardımı dokunan kişilerin isimlerini
istedi ve gazetesinde bu kişilere ithafen bir teşekkür yazısı yayınladı.
Yıllar sonra en küçük kızım Reyhan Loyan,
Amerika Birleşik Devletlerine gittiğinde Elif bebeğin babası Arben Shani’yi
aradım. Kızımın geleceğini bildirdim. Kızımın 5 senelik Amerika yaşantısı
boyunca her türlü desteği esirgemeden verdiler. İnsanlara yardım etmek ve
hayatlarına dokunmak benim en önemli yaşam felsefem olmuştur.