MUSA LOYAN'IN RUMELİ ANILARI
Arnavutluk'ta komünizm yıkıldığında çıkan olaylardan kaçan Zeynep BULKİ'yi evimizde 6 ay boyunca misafir ettik. Bu süre sonunda eşiyle birlikte Abd'ye gittiler. Orada kendilerine yeni bir hayat kurdular. Her zaman telefonla haberleştik ve iletişimimiz devam etti. Tam 19 yıl sonra beni Arnavutluk'a davet ettiler. Arnavutluk'ta yeni bir ev almışlardı, ve yazları gelip burada kalıyorlardı. Aldıkları bu evi ve onları görmem için beni Tiran'a davet ettiler.
2009 yılı yazında Tiran'a gittim. Tiran'ı Türkiye ile kıyasladığımda çok geri kalmış, ancak; Arnavutluk komünizmden sonra Türkiye ve Türk iş adamları sayesinde gelişmiştir. Buradaki insanların gözlerinde insan sevgisinin çok yoğun olduğunu gördüm. Çok iyi ağırlandım. Buradaki insanlar akrabalarım değildi ancak; 19 yıl önce yaptığım yardım sonrasında akrabalıktan daha yakın bir bağ kurmuştuk. Tiran'da Osmanlı'dan kalan bir camide geçmişin izlerini gördüm.
Arnavutluk'ta ki pek çok şehri gezdirdiler. Misafir olduğum evde Zeynep'in eşi Arben ölmüş olan annesinin mezarını yaptırmak için mezarlığa gidiyordu. Bende Arben ile mezarlığa gittim. Gördüklerim karşısında çok şaşırdım. Çünkü bu mezarlıkta bazı mezar taşlarının üzerinde haç işareti vardı. Müslüman, Ortodoks, Katolikler.. Hepsi birlikte bir mezarlıktaydılar.
Arben'e ''hiç din farkından dolayı sorun yaşadınız mı?'' diye sordum. Arben'de ''Asla din farkından dolayı bir sorun yaşamadık, ve o nedenle hepimiz aynı mezarlıktayız.'' dedi. Sonra '' Arnavutluk'ta yaşayan Türkler ile, Çerkesler ile Greklerle Arnavutların bir sorunu oldu mu?'' diye sordum. Arben '' Asla hiçbir sorun yaşamadan yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz.'' dedi. İnsanların arasına dış güçler nifak sokmadığı sürece halkların ırkları ne olursa olsun barış içinde yaşıyorlardı. Ve yaşam hoşgörü ve mutluluk içinde devam ediyordu.
Arnavutluk'ta gezerken yıllar öncesine gittim. Türkiye ile Yunanistan arasında savaş ihtimali çıkmıştı. Dışişleri Bakanı Sabri Çağlayangil Arnavutluk Başkonsolosunu çağırmış '' Biz Yunanistan ile savaşa giriyoruz, siz bu durumun neresindesiniz?'' demiş. Arnavutluk Başkonsolosu 2 saat süre istiyor ve döndüğünde ''Arnavutluk ordusu Türkiye'nin emrindedir!'' dedi. Bütün gazeteler bu haberi yazmıştı, ve Yunanistan bu duruma çok kızgın tepki göstermiş ve savaşmaktan vazgeçmişti. Buda Arnavutluk'taki gezimizin hatırlattığı bir anı oldu. Ayrıca Arnavutluk Devlet Başkanı olan Enver Hoca'nın Arnavut milletine veda kongresinde halkına ''Avrupa'da akraba aramayın, bizim akrabamız Türklerdir. Yıllardır kız aldık kız verdik kanımız karıştı.'' demiştir. Buda geçmişin bir hatırasıydı.
Arnavutluk'tan Kosova'ya yeğenimin yanına gittim. Priştina'da gezerken Kosova Parlementosuna dinleyici misafir olarak girdim. Burada gördüğüm milletvekilleri sırp milletvekili sırpça, Arnavut milletvekili Arnavutça, Türk milletvekili Türkçe konuşuyordu, ve hiçbir sorun yaşanmıyordu. Ayrıca kafasında hacı takkesi olan Roman milletvekilinin kafasındaki hacı takkesi o ülke parlementosunda saygı ile karşılanıyordu. Hoşgörüyse hoşgörü buradaydı.
Böylece Rumeli'deki gezinin bende bıraktığı hatıralar ile Türkiyem'e geri döndüm...
MUSA LOYAN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder